21 Nisan 2011 Perşembe

Çapkınlık Müthiş Bir Şey



Murat Dalkılıç’ın adı şu sıralar iki farklı başlıkla gündemde... İlki Hepsi grubuyla yaptığı “Şık Şık” düeti, ikincisi eski sevgilisi Ayşe Özyılmazel’in olay yaratan “Erkeklerle de aldatıldım” açıklaması... Dalkılıç’la buluştum, hem Hepsi ile yolunun nasıl kesiştiğini sordum hem de Özyılmazel’in eski sevgililerini zan altında bırakan o sözlerini konuştum.
Hepsi grubu ile bir düet yaptınız. Nasıl ortaya çıktı bu proje?      
- Volga Tamöz’ün projesi bu aslında. Biz de Hepsi grubuyla projeye konuk olduk. Çok keyifli bir şarkı oldu. Hepsi’nin enerjisi çok güzel. Volga’nın da aranjör olarak enerjisi inanılmaz.

Bir araya nasıl geldi peki bu ekip?   
- Aslında tesadüf oldu. Biz hep bir araya gelelim diye konuşuduk zaten Hepsi ile... Volga böyle bir tklifle gelince de “tamam” dedik.

Nasıl bir şarkı?
- R&B tarzında ama aynı zamanda rap de söylüyoruz.

Hepsi’yle çalışmak nasıldı? Sonuçta dostluk başka iş başka...
- Onlar benim uzun zamandan beri arkadaşım zaten. Aynı şeyleri düşünüyoruz, fikirlerimiz ve stratejilerimiz hep aynı. Hemen hemen aynı jenerasyon sayılırız. Genelde çevremiz, gittiğimiz mekanlar, düşündüğümüz müzik tarzları bile birbirini tutuyor. Aynı şeyleri seviyor, aynı şeylerden zevk alıyoruz. O yüzden birlikte çalışmak hem kolay hem de keyifliydi.
BEN HİÇBİR ZAMAN DEPRESİF OLMAM

Eylülde yeni albümün çıkıyor. Bu düete kendi albümünde de yer verecek misin?

- Hayır, bu düet benim albümümde olmayacak. Hepsi ve Volga Tamöz’ün albümlerinde yer alacak. Ben bu sefer albüm şarkılarımı kendim yaptım. Sadece Soner Sarıkabadayı’dan müthiş bir slow şarkı aldım, o kadar.

Çıkış parçan o mu olacak?
- Hayır, onu bekleteceğim biraz. Ama çok güzel bir slow. Yaklaşık 1,5 yıldan beri biliyorum şarkıyı, 1,5 yıldır da Soner’e şarkıyı vermesi için yalvarıyordum, sonunda ikna ettim. Bu albümde insanlar gerçek Murat Dalkılıç’ı görecekler.

Albümdeki Murat Dalkılıç depresif mi?
- Murat Dalkılıç hiç depresif olamaz. Albümde slow şarkılar da var tabii ama ben slow şarkılarımda bile öyle çok somurtmam, gülümserim. İnsanlara pozitif enerji vermeyi tercih ediyorum çünkü.
SAHNE ALDIĞIM HİÇBİR MEKANDA KAVGA ÇIKMADI

Sen düet yapmayı seviyorsun. Yeni albümde de var mı bir düet?
- Albüme koymayacağım bir düet projem var. Önemli bir Yunan şarkıcıyla düet yapcağım. O şarkının İngilizce versiyonu Avrupa ve Amerika’da da çıkacak.

Hedefin dünya starı olmak mı?
- Dünya starı olayım diye bir hedef belirlemiyorum ama dünya çapında işler yapmaya başlıyorum. O çevreyi de edinmeye başladım. Mesela yeni albümümde dünyaca ünlü aranjör Dark Child ile çalışıyorum.

Sen gece kulüplerinde sahne alıyorsun. Ama bazı şarkıcılar bunu tercih etmiyor. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?
- Ben bar şarkıcısıyım. Bu işe bar şarkıcılığı yaparak başladım. O yüzden bu işi en iyi yapanlardan biriyim. İyi olduğum bir işi de bırakmak istemem. Ama bir gün tabii ben de elimi eteğimi çekeceğim bardan. Çünkü bar şarkıcılığı çok zor. Konser ve albüm şarkıcılığından çok daha farklı. Bir kere alkollü insanlarla birebir muhatap olmak durumundasınız. Her şeyin sizin kontrolünüzde olması gerekiyor. Ben de o işi iyi beceriyorum. Sahne aldığım hiçbir mekanda kavga çıktığını hatırlamıyorum.
MAGAZİNCİLER YANILIYOR GECE HAYATINI HİÇ SEVMEM
Aşık olduğunda, bunu rahatlıkla itiraf eder misin?
- Aksine, bunu hayatta söyleyemem. Ancak karşıdan çok net, olumlu bir şeyler görürsem olur. O da zaten kırk yılın başında denk geliyor. Çapkın olamadım hiçbir zaman. Çapkınlık bence müthiş bir şey, keşke çapkın olabilseydim.

Bence çapkınsın...- Yok, hiç olamadım. Hep beklemek durumundayım. Kendimi bekleme moduna alıyorum. Karşıdan net bir şey gördüğümde, ben de istiyorsam oluyor.

Seni magazin haberlerinde çok sık görüyoruz. Gece hayatını çok seviyorsun galiba...
- Aslında gece hayatını hiç sevmem. İşim dışında gece hayatında görünmeyi çok sevmiyorum. Zaten ayda yılda bir çıkıyorum, her çıktığımda nedense bir olay oluyor. Böyle de bir talihsizliğim var. Magazinciler devamlı gece dolaştığı için hep bir şeyler görüyorlar. Aslında rahatsızım bu durumdan ama çözümünü buldum; hiç çıkmayacağım bundan sonra.
EKİN’LE ARAMIZDA ÖZEL BİR ŞEY YOK

Onların olduğu yere giderek mi hata ediyorsun?

- Ama zaten gidilecek başka yer yok ki.

Bazı ünlü isimlerin kör noktaları varmış ama...
- Söylesinler o zaman, biz de oralara gidelim. Onlar ya gece çıkmıyorlardır ya da magazin değerleri yoktur (gülüyor). Şaka bir yana da ben bundan sonra ben kesinlikle geceleri çıkmayı düşünmüyorum.

Birkaç kez oyuncu Ekin Türkmen’le görüntülendiniz, ama aşk dedikodularını ısrarla yalanladınız. İşin aslı nedir?
- Ben bir sürü arkadaşımla yemek yiyebilirim, gece dışarı çıkabilirim. Sonuçta biz sosyal insanlarız, herkesle görülebiliriz. Aşk yaşayacağız diye bir şart yok. Ekin Türkmen’le de aramızda özel hiçbir şey yok.

ESTETİK DEĞİL DEVİASYON

Burnunu neden yaptırdın?

- Burnumu yaptırmadım ki, estetik değil yani... Ben burnumdan tam yedi kez ameliyat oldum, çünkü burnumda 12 yaşımdan beri tekrarlayan bir deviasyon var. Bir kemik, burnumun üstünden görünecek kadar çıkıyor. Hormonal bir rahatsızlıktı. Her ameliyat olduğumda burun sertleşip yapılıymış gibi görünüyor.
AYŞE KENDİNE YAKIŞANI YAPTI

Ayşe Özyılmazel’in “Eski sevgilim beni bir erkekle aldattı” açıklaması üzerine gözler eski sevgililerine döndü. O isimlerden biri de sensin.

- Ben o haberi okumadım bile, telefonla bana söylediler. Duyduğumda da umursamadım. Zaten o da yakışanı yaptı, gazetecilerin tanımadığı biri olduğunu açıkladı sonradan.

Ama siz ayrıldıktan sonra “Eğer kafam atarsa her şeyi açıklarım” demişti. Neydi o “her şey”?
- Anlatsın, önemli değil. Artık çok geride kaldığı için fazla söylenecek bir şey yok.

Rüküş Diyenleri Umursamıyorum



Atiye, iki yıllık aradan sonra “Budur” albümüyle geri döndü. Şarkılarıyla olduğu kadar stiliyle de dikkat çeken genç şarkıcı, kıyafetleriyle ilgili olumsuz yorumları kafaya takmayacak kadar özgüvenli: "Rüküş diyenleri umursamıyorum!"

“Budur” albümünle “Atiye budur” mu demek istiyorsun?
- Çıkış şarkımız “Budur”. Kendi açımdan da budur diyebiliyorum çünkü her şeyiyle tamamen içime sindi bu albüm.

İlk çıktığın zamanlarla şimdiki Atiye’ye baktığında nasıl bir fark görüyorsun?
- Tabii ki hâlâ aynı kişiyim ama biraz büyüdüm, daha fazla tecrübe edindim, bir sürü konser verdim, çok güzel yeni şarkılar yazdım. Ama tarz açısından değişen pek bir şey yok. Şu an çok mutluyum. Yazdığım sözler, yaptığım besteler, klip ve fotoğraf çekimiyle tamamen beni anlatan bir albüm oldu.

Albümde bir de Batum Türküsü söylemişsin. Nereden aklına geldi?
- Farklı tarzlarda müzik yapmayı, hatta tarzları birleştirmeyi çok seviyorum. Bir gün Batum’a gittik, gezdik, çok hoşuma gitti. Ben de Batum’a destek olsun diye o türküyü yeniden okumak istedim. Çünkü Batum yeni baştan yapılıyor diyebilirim. Tamamen değişiyor.

Hiç aklıma gelmezdi senin böyle bir türkü söyleyeceğin…
- Benim de aklıma gelmezdi. Onlar çok istediler, ben de Batum’a destek olmak için söyledim. Türkü de hoşuma gidiyordu zaten.

Yeniliklere açıksın o zaman...
- Evet, açığım.

HERKESİN HAYATINDA BİR AHMET VARDIR

Bir de "Hali Hali Hal" var tabii...
- 2007’de çıkan ilk albümümde vardı o şarkı. Geleneksel Antakya yöresine ait bir şarkı. Aslında Arapça bir şarkı, ben Türkçe’ye çevirdim bir kısmını. Şarkı çok beğenilince fasıl tarzında yeni bir versiyon yapıp bu albüme de koyduk.

"Ahmet" şarkısındaki Ahmet kim peki?
- Herkesin hayatında bir Ahmet var. İsmin özel bir anlamı yok. En çok olan isimlerdendir ya Ahmet, biz de bunun üzerine babamla bir şarkı yazdık. "Haydi utanma Ahmet, mutlu et bizi Ahmet" diye.

“Asla” şarkında, ayrıldığı kişiye bir daha asla dönmeyen birini anlatıyorsun. O kişi sana benziyor mu?
- Evet. Karşımdaki insan bana kötü bir şey yaptığında ve bu bana zarar verdiğinde, bir daha "evet" demem.

İÇİMDEKİ SEKSİ KADIN SAHNEDE ORTAYA ÇIKAR

Sen dansın ve görselliğinle de ön plandasın. Görselliğe çok önem veriyorsun değil mi?
- Evet, görselliğe önem veriyorum. Yazdığım şarkılar, yaptığım besteler ve dansım bir konsept çünkü...

Kimileri seni rüküş buluyor ama...
- Hiçbir şekilde ciddiye almıyorum o sözleri... Çünkü bunu gerçekten modadan anlayan, okumuş birinden duymadım hiç... Benim kendime ait bir tarzım var. Renkli giyinmeyi seviyorum. Cesur buluyorum kendimi bu konuda. İçimden nasıl giyinmek geliyorsa öyle giyiniyorum. Anlamayanlar olabilir, buna saygı duyuyorum. Rüküş denmesi çok da umurumda değil.

İçindeki seksi kadın ne zaman ortaya çıkacak?
- O sahnede kendini gösteriyor zaten...

Sahnede seksi mi buluyorsun kendini?
- Seksi bulmak değil de içimden nasıl hareket etmek geliyorsa öyle hareket ediyorum. Orada kendimden geçiyorum. Bu bazı insanlara seksi gelir, bazısına gelmez.

EUROVISION'A YÜKSEK SADAKAT'İN SEÇİLMESİNE PEK SEVİNMEDİM

Eurovision’a senin gitmen beklenirken Yüksek Sadakat seçildi. Bu yüzden bir hayal kırıklığı yaşadın mı?
- Hayal kırıklığı olmadı ama sevindim desem de yalan olur. Çok üzülmedim, çünkü hiçbir zaman böyle bir hayalim yoktu. Hayranlarım çok istiyordu, çok da destek oldular. Ben de hayranlarıma hayranım. Onların üzülmesine dayanamıyorum. Anketlerden ben birinci çıktım ama sonuçta bu TRT’nin alacağı bir karar. Ben de o karara saygı duyuyorum.


Selin Boronkay ile Birbirimizi Tamamlıyoruz



“Adını Feriha Koydum” dizisindeki rolüyle dikkatleri çeken Çağatay Ulusoy, şimdi de kendinden 15 yaş büyük menajeri Selin Boronkay’la birlikte olduğu söylentileriyle gündemde. Ben de diziyi, şöhreti, hayranlarını konuşmak için Ulusoy’la buluşmuşken, Boronkay’ın yanında olmasını fırsat bilip iddiaları muhataplarına sordum.
Genç yaşta başarıyı yakaladın ve genç kızların yeni gözdesi oldun. Nasıl hissediyorsun kendini?  
- Tanınmış olmamı Best Model yarışmasına borçluyum aslında... Ama açıkçası bu kadar ilgi beklemiyordum.


Şöhret nasıl bir şeymiş?
- Hayatımı değiştiren pek bir şey yok. Yine istediğim yerlere gidiyorum, istediğim gibi dolaşıyorum.

Zamanla insanların ilgisinden sıkılacağını düşünüyor musun?
- Bilmiyorum. Tek bildiğin, şu an çok hoşuma gidiyor.

Best Model yarışmasından çıkanlar bir süre mankenlik yaptıktan sonra başka bir alana yöneliyor. Ama biz seni direkt oyuncu olarak tanıdık. Neden mankenlik yapmadan oyunculuğa başladın? - Ben aslında iyi bir proje gelmeden dizi sektörüne geçmeyi düşünmüyordum. Yarışmadan sonra yurt dışına çıkıp, biraz daha modellik yapıp kendimi göstermeyi, adımı duyurmayı planlıyordum. Ama “Adını Feriha Koydum” teklifini hem kadro hem de oynadığım karakter nedeniyle düşünmeden kabul ettim.

YARIŞMADAN İKİ SAAT SONRA DİZİ TEKLİFİ GELDİ   

Böyle başarılı bir kadroda yer almak senin şansın mı?

- Allah’ın sevdiği kulu olabilirim. Best Model yarışması bitiminden iki saat sonra dizi teklifi geldi. O aslında başka bir diziydi, yaşımı küçük buldukları için şu an yer aldığım diziye yönlendirdiler.

Bu arada, mankenlik kariyerin ne olacak?
- Yürütebildiğim kadar gidecek. Zaten nisan ayı sonunda dünya çapında kainat yarışması var, ona hazırlanıyorum. Üç yıl sonra da kendimi geliştirip yurt dışına açılmayı planlıyorum
.
Sen çocukluğundan itibaren oyuncu olma hayalleri kuranlardan mıydın?
- Lise yıllarından beri bu isteğim vardı. Yarışmadan önce Ayla Algan’dan oyunculuk dersi aldım. Mankenlik gerçekten aklımda yoktu. Arkadaş çevrem sayesinde yarışmaya katıldım.

MERDİVENLERİ KOŞARAK TIRMANIYOR GİBİYİM

Best Model’a katılırken, oyunculuğa geçiş yolunda önemli bir basamak olur diye mi düşündün?

- Yok, yarışmaya girersem oyunculuğa geçerim gibi bir düşüncem olmadı. Yarışmaya girip ismimi duyururum, burada ve yurt dışında modellik yaparım diye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı. Merdivenleri basamak basamak değil de koşarak çıkıyorum sanki. Haftanın altı günü çekime gidiyorum, setten çıkıp eve dönüyorum. Vaktim oldukça ailemle görüşüyorum, senaryoma çalışıyorum, kitap, spora gidiyorum. Bir de arada gitar çalıyorum.

Hayatta hep böyle şanslı mısındır?
- Bu zamana kadar hep şanslıydım.

HERKES ALIŞSIN, HEP BİR ARADA OLACAĞIZ

Hazır Selin Boronkay da buradayken, son günlerde basında yer alan haberlere gelelim... Aşk yaşadığınız söylentileri hakkında ne diyeceksiniz?

- Selin Boronkay: Çağatay ile uzun bir suredir beraber çalışıyoruz. Güzel bir ekibiz diyebilirim. Ve çok doğru bir yolda ilerlediğimize inanıyorum . Best Model birinciliği ve ardından çok güzel dizi projesi ile son zamanlarda birçok genç kızın beğendiği bir model ve oyuncu oldu Çağatay. Çok daha başarılı olacağına inanıyorum . Fakat Facebook ve Twitter hesabı olmadığı halde, sahte kimlikli kişiler Çağatay adına hesap açıp genç kızlarla konuşmaya başladılar. Ben elimden geldiğince bu sahte hesapları kapatmaya çalıştım. Çünkü takdir edersiniz ki Çağatay’ın 14-17 yaş hayran kitlesi var. Ve o sahte hesaplar birçok genç kızı kandırabilirdi. Hayranları bana ulaşmaya başladılar. Onların isteği üzerine biz de fotoğraf çekip benim Facebook ve Twitter hesabımdan hayranlarına yolluyorduk. Fakat bir gazeteci arkadaşımız benim Facebook sayfamdan fotoğraflar alıp aşk hikayesi olarak haber yaptı. Daha sonra alışveriş merkezinde bir firmaya görüşmeye giderken fotoğrafımızı çekip “aşıklar yakalandı” haberi yapıldı. Aslında bizim beraber görünmemizden daha doğal ne olabilir ki? Tabii ki tüm görüşmelere ve davetlere beraber gitmemiz gerekiyor. Çıkan haberlere üzüldük fakat herkes alışsın; biz her zaman bir arada olacağız.
- Çağatay Ulusoy: Selin Hanım, benim menajerim, ajansına bağlı olarak çalışıyorum. Aynı zamanda saygı ve sevgi çerçevesinde çok güzel bir dostluğumuz var. Set aralarında veya çalışmadığım günlerde yeni projeler için sürekli bir aradayız. Nasıl her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir eşi varsa, benim yanımda da hep Selin Hanım var. Her başarı bir ekip işidir. Bence biz birbirimizi tamamlıyoruz.
HAYRANLARIM BENİ KİMSEYLE PAYLAŞAMIYOR

Çağatay, hayranlarından da büyük bir tepki geldiğini okudum, doğru mudur?

- Hayranlarımın çoğu bu habere inanmadı; çünkü Selin Boronkay’ın benim menajerim olduğunu biliyorlardı. Fakat bilmeyenler galiba beni kimseyle paylaşmak istemediler..
15 YAŞ FARK BİRAZ FAZLA

Selin Hanım, bu aşk dedikoduları üzerine “sübyancı değilim” demişsiniz. Ama kendinden küçük kişilerle evlenen veya ilişki yaşayan pek çok ünlü var. Size bu durum ters mi geliyor? - S.B: Kimsenin ne yaşadığını da bilemezsiniz, saygı duymak lazım. Benim daha önce kendimden altı yaş küçük bir erkek arkadaşım da vardı ayrıca. Ve her zaman ilişkimin arkasında durdum. Fakat Çağatay’la ilgili haberler “Kendinden 15 yaş küçük sevgilisi” gibi başlıklarla çıkmaya başlayınca, bu durum ikimizi de üzdü. Aşkın yaşı yoktur derler, ben her zaman ona inanırım. Fakat Çağatay daha 20 yaşında. 15 yaş fark biraz fazla olabilir. Bir de “aşkın yaşı yoktur” derken, ekranlarda gördüğümüz çok yaş farkı olan ilişkileri uygun görmüyorum açıkçası.

20 Nisan 2011 Çarşamba

Kız Hayran Sayımız Arttı


"Son Nefesim" single’ıyla cover grubu adından sıyrılan Kolpa üyeleri, şimdi sonbaharda çıkaracakları albümleri için çalışıyor.


“Son Nefesim” single’ınız da kimlerle çalıştınız?
Barış: Beste kendi bestemiz. Ayrıca sözünde Tuna Velibaşoğlu ve Haluk Kurosman var. Prodüktörlüğü de Haluk üstlendi.
2 şarkı var değil mi single’da?
Bora: Evet ama biri “Böyle Ayrılık Olmaz.”
Barış: Çıkacak olan albümün ilk single’ı gibi oldu bu.
Albüm ne zaman çıkıyor?
Barış: Büyük ihtimalle Eylül-Ekim gibi çıkacak.
Cover olacak mı yeni albümde?
Barış: Sanmıyoruz. Belki bir tane koyarız ama büyük ihtimalle olmayacak.
Coverla çıktığınız için unutulup giden gruplardan biri olabilirsiniz gözüyle bakıldı. Siz kendi şarkınızla çıkarak kalıcı olacağınızı mı ispatladınız?
Barış: İspatlamış olmadık daha. Ama bu kendi şarkılarımızla gideceğimizi göstermiştir herhalde.
Cenk: Sonuçta ilk albümümüzdeki şarkıların da hepsi kendi bestemiz. Ama başlangıç yapmak her zaman önemlidir. Onunla başladık, sonra cover geldi. Şimdi tekrar kendi bestemizle devam ediyoruz.
Bora: Biz cover’la çıkmış olmak için çıkmadık. İlk albümümüz aslında hep bestelerden oluşuyordu. Ama bizim hep cover projemiz vardı. Sahnede cover çalmayı seven bir grubuz.
Kendi besteleriniz olsa da ön planda olan coverdı…
Bora: Evet. İlk albümdeki 2 klibi kendi şarkılarımıza çekmiştik. Ardından cover maxi single çıkardık. Biz sahnedeyken de insanlar cover’larımızı dinlemek istiyorlardı çünkü. Tabii bu cover albüm çok kişiye ulaşmamızı, grubun isminin daha fazla duyulmasını sağladı. Aynı zamanda daha fazla konser verme imkanına sahip olduk.
Coverla çıkmak sesinizi duyurmak için garanti olmuş oldu o zaman...
Samuray: Mor ve Ötesi, Duman gibi gruplara bakın, daha önce kendi şarkıları vardı ama Mor ve Ötesi “Yaz Yaz” ile, Duman da “Beni Yak” ile bilindi.
Bora: Biz sahnede sadece kendi zevkimize göre çalan değil, insanların da tepkilerini dikkate alan bir grubuz. Dolayısıyla şarkıları da neredeyse onlarla beraber düzenliyoruz. Sahnede çaldığımız bir şarkı çok uzunsa bir süre sonra insanların tepkisi düşüyor. O zaman şarkıyı kısaltıyoruz. Ya da çok sevilen şarkıyı biz de daha fazla çalmaya başlıyoruz. 
Böyle Ayrılık Olmaz şarkısını bu single’a “Son Nefesim” ya tutmazsa diye düşünerek mi koydunuz? Bora: Yapımcının kararı o.
Barış: Son Nefesim’in tutmayacağından şüphe duymadık, onun için kaygımız yoktu.
Bora: Neticede bir single olduğu için en azından bir şarkı dinleneceğine bir önceki şarkımız da beraberinde dinlensin diye koydular. Zaten çok bilinmiyor içinde olup olmadığı.
İlk çıkan Kolpa ile şimdiki Kolpa arasında ne farklar var?
Barış: Daha çok tecrübe kazandık. Parça yapımından klip çekimine kadar her şeyde daha fazla bilgilendik. Çok konser verdik. Tabii yaş dolayısıyla olgunluk ister istemez karakterlere yansıyor.
Kitleniz de gittikçe artıyor.
Samuray: Evet, artık daha fazla kız hayranımız var.
Memnun musunuz bu durumdan?
Samuray: Tabii.
Özel hayatlarınızı olumsuz etkilemiyor mu?
Barış: Hayır, zaten özel hayatımız yok. Şu an dördümüz de işe odaklanmış durumdayız. Daha fazla yükselmek istiyoruz. Özel hayatımız olsa da olumsuz yansıyacağını düşünmüyorum.
Samuray: Hepimiz bekarız.
Klibinizde neden sizden oyunculuk görmedik?
Barış. Çünkü fazla deneyim isteyen bir roldü, o yüzden yapamadık. Yoksa düşünüyorduk.
Cenk: Şöyle bir örnek vermek istiyorum; Murat (Prosçiler) Ağabey bir köşede duruyordu. Suratı da asıktı. Gidip her şey yolunda mı diye sorayım dedim. Sordum, “modumu korumaya çalışıyorum” dedi.
Barış: Murat gerçekten çok iyiydi. Biz bir sonraki klipte oynamayı düşünüyoruz.  
Bora: Murat çok iyi bir oyuncu. Hatta klibi çektiğimiz dönemde o da gerçekten kız arkadaşından ayrılmıştı. Bize “şu an kendimi bu role çok uygun hissediyorum” demişti. Sırp oyuncu Sara Vulovic de rolünü çok güzel verdi.
Son Nefesim’le çıkış yaparken bir tereddüt yaşadınız mı? Sonuçta cover’ın ilgi görme olasılığı daha yüksekti...
Bora: Barış şarkıyı bize ilk dinlettiğinde, bu şarkıyla ilgili hiçbir şüphemiz olmadı. Birbirimize bakıp “çok güzel şarkı” dedik.
Barış: Cover’dan sonra yeni bir şarkıyı çıkarmak biraz riskli, tutmama ihtimali yüksek. Ama şarkı çıktığı ilk günden itibaren gördüğümüz ilgi karşısında tutmayacağına dair bir şüphemiz kalmadı.
Böylelikle bir cover grubu olmadığınızı mı kanıtladınız?
Barış: Kanıtladık, kanıtlamaya da devam edeceğiz.
Samuray: Güzel şarkı olursa belki bir tane de olsa cover yapabiliriz. Sonuçta cover’ı da bambaşka bir hale getiriyoruz.
Bora: Cover’ın tutacağı kesin diye bir şey yok. Şimdi o kadar çok cover şarkı çıkıyor ki daha TV’de yayınlanamadan kayboluyor gidiyor. Dolayısıyla biz her cover’ın da tutacağını da düşünmüyoruz.
Şarkının hikayesi nedir?
Barış: O şarkıyı ayrıldığım kız arkadaşıma yazmıştım.
Sen de ayrılıklardan mı beslenerek şarkı yazıyorsun?
Barış: Öyle daha gerçekçi oluyor. Mutluyken de şarkı  yazılır ama çok hisli bir şey olacağını sanmıyorum.
Bora: Biz de mümkün olduğunca Barış’ın kötü şeyler yaşamasını sağlamaya çalışıyoruz. Arkadaşımızın acısının üzerinden geçiniyoruz!
Samuray: Barış’ı depresyona sokmakla uğraşıyoruz.
Sizinle birlikte sevilen diğer gruplardan biri de Seksendört. İşleri Ankara’dan yürütmelerine rağmen çok başarılılar. Siz onları nasıl buluyorsunuz?
Barış: Biz Son Nefesim için stüdyoya girdiğimizde onların şarkısını da dinlemiştik. Onlar da Haluk Kurosman’la çalıştılar. “Hayır Olamaz” şarkısının güzel olacağı belliydi. Çok başarılılar.
Aranızda rekabet olmuyor mu?
Barış: Hayır, aksine dayanışma oluyor.
Bora: Tuna benim yakın arkadaşım. Hepimiz sık sık görüşüyoruz. Aramızda hiçbir rekabet yok. Birbirimizi çok seviyoruz.
Cenk: Sürekli bizi dinlemeye geliyorlar.
Ortak bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Bora: Belki ileride yapabiliriz. Bu bir albüm veya konser olabilir. Batıda böyle örnekler var. Seksendört veya diğer grupların hiçbiriyle aramızda bir rekabet yok.
Samuray. İnsanlar piyasada birbirini tuttukça kitlesi artıyor zaten.
Bu piyasada kalıcı olmak için hangi özellikler gerekiyor?
Barış: Bence en önemlisi istikrar. Bir parça yapıyorsunuz, o iyi bir seviyeye ulaşıyor. Daha sonra o seviyeden düşük parçalar yaptığınız zaman tutunamıyorsunuz. Yani istikrardan kastım; 4-5 sene aralar vermeden düzenli bir şekilde, yaptığınız parçanın kriterine uygun parçalarla devam etmek.
Samuray: Prodüksiyonun, menajerin, yapım şirketinin bu işin arkasında durması da gerekiyor.
Bora: Tek bir şarkı hiçbir zaman kimseyi bir yere getirmez. Sürekli çalışmak lazım. Son 2 şarkımız çok iyi ilgi gördü ama bizim için bitmedi, devam edeceğiz.
Avrupa’da da konser veriyorsunuz. Oradaki ilgi Türkiye’ye göre nasıl?
Bora: Çok iyi oradaki ilgi. Türkiye’deki konserlerimizi de seviyoruz ama Avrupa’da çok daha coşkulu bir kitle var. Türkiye’ye özlem duydukları için olsa gerek. Mayıs’ta yine gideceğiz. Türkiye’de de birtakım liselerde, üniversitelerde ve Anadolu’da mümkün olduğunca gidebildiğimiz her yere gitmek istiyoruz.
Barış: Bir de 18 yaşın altındaki kitleye konserler vermek istiyoruz ama biz düzenleyecek organizasyon bulamıyoruz. Öyle bir organizasyon olabilirse biz de çalmak isteriz.
Fan’larınızla iletişim halinde misiniz?
Bora: Evet, Facebook ve Twitter’dan gelen soruları cevaplandırmaya çalışıyoruz. Hatta yakında en ilgili fanlarımızın dahil olduğu kolpa.biz adlı bir forum açacağız. Orada onlara hediyeler vermeye çalışacağız, sürprizlerimiz olacak. Bunu da facebook.com/kolpa’dan takip edebilirler.

İstanbul'la Problemlerimiz Vardı


Tuna Velibaşoğlu, Erdem Ocak, Okan Özen ve Serter Karadeniz’den kurulu Seksendört, üç yıl aradan sonra “Akıyor Zaman” albümüyle müzik piyasasına döndü. Trendy dergisine konuşan grup üyeleri, gerçek tarzlarını bu albümle bulduklarını söylüyor.

Üç yıllık bir ara verdiniz. Neler yaptınız bu süre zarfında?     
- Tuna: Bir sürü konser verdik. Bunun yanı sıra yeni albüm hazırlıklarıyla uğraştık. 30 parça yapmıştık bu albüm için. 30 parçayı 10’a indirmek zaman alıyor. Bir yıllık bir stüdyo çalışması yaptık, üç ayda da kayıtlarımızı bitirdik.

*10 parçayı neye göre seçtiniz?                  
- Tuna: Bizim pilot şarkımız “Akıyor Zaman”dı. Ondan sonra konseptimiz zaman olsun dedik. “Kara Duvak”ta küçük bir kızın evlendirilmesi ve zamanla büyümesi gibi bir konu var, “Hayır Olamaz”da ise sarhoş bir adamın bir günü... Zamanı şekillerde lanse ettik.

ROCK GRUPLARININ KARİZMA TUTKUSU VAR

*Klipte oyunculuğunuz da ön planda... Bu kimin fikriydi?

- Tuna: Daha önce de yapıyorduk aslında ama bundaki en büyük fark; tüm grubun oynaması oldu. Klibin yönetmenliğini Kemal Başbuğ yaptı ve fikir ondan çıktı. Zaten biz klipte performans yapma olayından çok sıkılmıştık.

*Genelde rock gruplarını kliplerinde sadece performans yaparken görüyoruz...
- Tuna: Çünkü cesaret edemiyorlar. Herkesin karizma tutkusu var ya, “aman yaralı bereli görünmesin” diye, biz o kısımlara çok takılmadık. 

*Bu albümde arabesk ve türkü ezgileri çok var. Tarzınızın dışına mı çıktınız?
- Tuna: Tarzımıza daha çok yaklaştık aslında. Arabesk, türkü diye algılanan şeyi biz doğru bir şekilde yapmaya çalışıyoruz zaten.

*Bu işler İstanbul’da yürüyor ama siz Ankara’dan devam ettiniz ısrarla...
- Tuna: Şu anda Serter ve ben İstanbul’da yaşıyoruz. Okan, Ankara’da, Erdem de Macaristan’da... Albümler satmıyor diye yakınıyorlar ama böyle bir şey yok. Bizim albümümüz şu an iyi satıyor mesela. Sen işini doğru yaparsan, dalavereye çok girmezsen, Ankara’dan değil Urfa’dan da işleri yürütürsün.

- Serter: Ben çok direndim İstanbul’a gelmemek için ama bu düzene karşı yaptığım bir şey değildi. Kişisel olarak gelmek istemedim.

- Tuna: Bizim İstanbul’daki şehir hayatıyla ilgili problemlerimiz vardı. Buradaki arkadaşlığa, dostluğa ayak uyduramıyorduk. Ankara’da çok daha sıkı fıkıyız.

ANKARA’DA YAPILACAK HİÇBİR ŞEY YOK    

*Bu zamana kadar hayata karşı takındığınız en asi tavır ne oldu?

- Erdem: Hayatı olduğu gibi kabul edip yaşamak. Asi tavır budur.

*Ankara’da film çekildi, birçok şarkıcı çıktı. Ankara’nın bu popülerliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Tuna: Bu işler İstanbul’da olması gerekiyor diye düşünüldüğü için Ankara’da olunca şaşırıyorlar. Görsel açıdan çok bir şey beklemiyorsan, oyunculuk daha ön plandaysa Ankara’da film çekilebilir.

- Erdem: Ankara film çekilecek kadar güzel bir şehir değil aslında. Ama bizim için önemli.

- Serter: Ankara’da yapılacak hiçbir şey yok. İstanbul eğlenilecek bir şehir. O yüzdendir belki de.